Ürünlerde Ağ Etkisi Stratejisi

Ürünlerde Ağ Etkisi Stratejisi

Ağ etkisi, “bir ürün veya hizmetin daha fazla insan onu kullandıkça ek değer kazandığı bir olgudur.” Morgan Stanley'ın bir açık uçlu yatırım fonu olan Counterpoint Globa’da araştırma başkanı olan Michael Mauboussin’in açıklaması şudur: “Bir malın değeri arttığında bir ağ etkisi oluşur çünkü malları kullanan insan sayısı artar. Her şey eşit olduğunda, daha küçük bir ağa bağlı olmaktansa daha büyük bir ağa bağlı olmak daha iyidir. Yeni müşteriler eklemek genellikle ağı tüm katılımcılar için daha değerli kılar çünkü herkesin ihtiyaçlarını karşılayan bir şey bulma olasılığını artırır. Dolayısıyla hızlı büyümek, yalnızca daha fazla değer yarattığı için değil, aynı zamanda rakip ağların tutunmamasını sağladığı için de önemlidir.” Bu, ağ etkilerini iyi açıklıyor. Daha fazla sayıda arkadaşınızın ve aile üyenizin bulunduğu mesajlaşma uygulaması Whatsapp’ı kolayca hayal edebilirsiniz çünkü tüm ağınız oradaysa sizin de onlara ulaşmak için Whatsapp üzerinde daha fazla fırsatınız olacaktır. Bu sebeple bu tarz platformlar ilgili değeri yaratabilmek için yeterli sayıda kullanıcıya/müşteriye sahip olmalıdır. Pazaryerleri gibi platformları da ağ etkisi için düşünebilirisiniz. 

Bu tip ürünlerde erken benimsiyicelerin ürüne dahil olmaları bazı zamanlarda negatif etki edebilir çünkü kullanıcılar ürünün sunmaya çalıştığı ilgili değeri yeterli miktarda kişi olmadığı için deneyimleyemeyecekler ve platformdan çıkacaklardır. Bu sebeple ürün hiçbir zaman yeterince kullanıcıya ulaşamayacak ve değer önerisini sunmayacaktır. Örnek vermek gerekirse 1 fiziksel telefonun değerini sunabilmesi için 2 kişi yeterlidir. Bu kişiler telefon ile konuştuklarında telefon değer önerisini kullanıcılara sunmuş olacaktır ancak Snapchat, Instagram veya Facebook gibi ürünleri düşünürseniz eğer temas edebileceğiniz kişi veya tüketebileceğiniz içerik (ki bu da kişiyle bağlantılı aslında) yeterli sayıda olmadıkça o ürünün değer önerisinden faydalanamazsınız.

Fayda, direkt olarak yazılımın kendisine değil, diğer kullanıcıların varlığına bağlıdır. Doğru şekilde uygulandığında, ağ etkileri hızlı organik büyüme ve güçlü savunulabilirlik ile sonuçlanır. Artan rekabetin startuplar açısından alışması gereken bir gerçek olduğunu söylemek lazım. Bu ortamda organik olarak ölçeklenmek her zamankinden daha önemli. Girişimler zorlu rekabet karşısında nasıl hızlı, organik ve sürdürülebilir büyüme elde edebilir? Ağ etkisinin devreye girdiği yer burasıdır. Ağ etkisi üzerinden bir kaç vakayı ve bu ağ etkisinin nasıl başarılı bir stratejiye dönüştürebileceğinizden birazdan bahsedeceğim.   

Neden Ağ Etkisi?

Ağ etkileri, 1994'ten bu yana tüm teknoloji şirketlerinin değerinin %70'ini açıklayabilmektedir ve dijital dünyadaki en iyi savunulabilirlik ve değer yaratma biçimlerinden biridir. Günümüzde ise ağ etkilerinin önemi artıyor. Aşağıda hem 2004 hem de 2021'de en değerli 12 şirket var ve 2021'de sekiz şirketin ağ etkisine sahip olduğunu, 2004'te ise sadece bir şirketin olduğunu görebiliyoruz. Son on yılda, tüketici ve kurumsal yazılım girişimlerindeki artış, internetin benimsenmesindeki hızlı büyümeyle desteklendi.

Network-Economy-2-compressed-1024x911__281_29.jpeg

Ağ etkisinden elde edilen değer üssel artmaktadır. Aşağıdaki çizelge, bir kullanıcının ağa nasıl değer kattığını açıklamaktadır. Grafikte bağlantıların karesi ile değerin arttığını görüyoruz. Maliyetler ise doğrusal olarak artış sağlamaktadır.

NetworkEffect__281_29.png

Zoom vs Skype

2003 yılında kurulan Skype, sesli iletişimi internet çağına getiren ilk girişimlerden biriydi. O zamanlar devrim niteliğindeydi ve sesli aramaların maliyetini, onları internet üzerinden yönlendirerek önemli ölçüde düşürdü. Bu, Skype'ın birbirleriyle iletişim kurabilen ilk kullanıcı ağını başlatmasına yardımcı oldu. Ardından 2006'da Skype, ağına ücretsiz görüntülü aramalar da getirdi ve bu alanda pazar lideri oldu. 2011'de Hangouts'un piyasaya sürülmesine rağmen, Skype baskın görüntülü arama çözümü olmaya devam etti ancak Zoom işleri değiştirdi.

1_LVXWSS5AJwpwuxCr5Qr6qw__282_29.png

Zoom, rekabet avantajını - ağ gücünü - bir zayıflığa dönüştürerek Skype'a karşı harekete geçti. Bunu, kullanıcılarının bir Zoom hesabı olmasa bile herhangi birini aramasına izin vererek başardı. Bu, özellikle diğer kuruluşların çalışanları (başlangıçta satış görevlileriymiş) ile ilgilenen profesyoneller için yararlıydı. Kullanıcılarının artık hesap bilgilerini değiş tokuş etmesine gerek yoktu - sadece katılımcılara bir arama bağlantısı göndermeleri gerekiyordu. Diğer bir deyişle Zoom, görüntülü aramayla ilgili tüm sürtüşmeleri ortadan kaldırdı. Üstün kullanıcı deneyimi ve ürüne gömülü viralliğin birleşimi, Zoom'un Skype'ı hızla geçmesine yardımcı oldu.

Zoom'un başarısı bazen Skype'ın yönetme başarısızlıklarına bağlanıyor. Bu başarısızlıkların yokluğunda bile Skype, Zoom ile ancak onu başarılı kılan şeyi, yani kapalı ağ yapısını terk ederek rekabet edebilirdi. Bu oldukça zor bir karar gibi gözükse de Zoom pazardaki hakimiyetini arttırırken denenebilecek bir karardır.

Zoom'un viralliği ve ürün kalitesi, hızla büyümesine yardımcı oldu ancak bunu başarmak için ağ etkilerinden fedakarlık etmesi gerekiyordu. Ağ etkisinin tanımı, ağa daha fazla kullanıcı eklendikçe bir ürünün değerinin artmasıdır ve ağ etkileri, en güçlü savunulabilirlik biçimlerinden biridir. Zoom ağda olmayan kullanıcılarla sorunsuz iletişim sağlamak üzerine inşa edilmiştir. Sonuç olarak, aslında Zoom'un herhangi bir ağ etkisi şu anda yoktur, yani bir ağ değil, bir araçtır. Ancak Microsoft Teams daha güçlü bir ağ etkisine sahiptir. Şu anda birçoğumuz Zoom’u ses ve görüntü kalitesi sebebiyle tercih etmekteyiz. Ayrıca sunduğu diğer özellikleri ve kullanıcı deneyimi ürüne karşı bizi oldukça memnun ediyor. Zoom şu anda bir ağ etkisi oluşturmak için düzenli olarak yeni özellikler ve iyileştirmeler yapıyor ancak bu ağ etkisi kurulana kadar Microsoft Teams gibi bir ürün iletişim kalitesi ve kullanıcı deneyimini geliştirirse büyük bir avantaj sağlayabilir çünkü ağ etkisi çok daha güçlüdür.

InVision vs Figma

Adobe Photoshop, bildiğiniz gibi yıllardır tasarımcıların kullandığı en önemli tasarım yazılımlarındandır. InVision, Photoshop'un üzerinde bir prototip oluşturma katmanı olarak aslında hayata başladı - tasarımcılar çalışmalarını InVision'a yükleyebilir, animasyonlar ekleyebilir ve bu prototipi iş arkadaşları veya müşterilerle paylaşabilirler. Tasarım ekibinin dışındaki kişiler ilk kez InVision ile tasarım sürecinin son ürününü anlayabilir ve geri bildirim sağlayabilir. Basitçe söylemek gerekirse, InVision kurumsal bağlamda tasarımın Microsoft Word'ü oldu ve yepyeni bir pazar yarattı. Bir organizasyonda paylaşılan tüm tasarım dosyaları InVision'da barındırıldı. Artan hakimiyeti nedeniyle, 350 milyon dolar topladı ve 2018'de 1,9 milyar dolar değerindeydi. Ölçeği ve finansmanı göz önüne alındığında pazardaki en önemli oyuncuydu. Ardından Figma pazara dahil oldu. 

1_UwcBeza9w0FBCmJ6ibqMvQ__281_29.png

InVision, diğer ortak çalışanlarla paylaşmadan önce tek bir kullanıcının düzenleme yapmasına izin verdi. Öte yandan Figma, organizasyon genelinde gerçek zamanlı işbirliğini ve düzenlemeyi mümkün kıldı . Başka bir deyişle, Figma, tasarımcılar ve diğer ekipler arasında gerçek bir işbirliğini sağlamak için Google Tasarım Dokümanlarını oluşturdu.

Süreçte, Figma esasen ağ etkilerine dayalı bir ürün geliştirdi. Figma'nın bir organizasyon içinde benimsenmesi, onu işbirliği yapmak için kullanan birkaç tasarımcıyla başlar. Ancak, bu tasarımcılar ayrıca ekip içindeki ve diğer ekiplerdeki diğer ortak çalışanlarla da çalışır. “Ağ köprüleri” olarak hareket ederler ve Figma'nın organizasyon içinde çekiş kazanmasına yardımcı olurlar, bu da daha sonra ücretli bir plana dönüşümü tetikler. Bu, organizasyon içinde artan benimsenme, Figma'nın faydasını arttırdığı için eylem halindeki bir ağ etkisidir. Ek olarak, serbest tasarımcılar ve tasarım ajansları, kuruluşlar arası ağ köprüleri görevi görür ve Figma'nın kuruluşlar arasında organik olarak yayılmasına yardımcı olur (Slack'in paylaşılan kanallarında gördüğümüz gibi). Figma'nın kuruluşlar arasında benimsenmesi arttıkça, harici olarak işbirliği yapanların farklı bir ürün kullanması giderek daha zor hale geliyor. Bu aynı zamanda müşterilerin Figma'dan uzaklaşmasını da son derece zorlaştırıyor.

InVision'ın alandaki baskın yerleşik şirket konumuna rağmen, Figma müşteri kazanmak için saldırı vektörü olarak gerçek zamanlı işbirliğini kullanabildi. Ardından, organik olarak genişlemek ve bir hendek oluşturmak için yerleşik ağ etkilerinden yararlandı. Sonuç olarak, Figma hızla ölçeklendi ve a16z liderliğindeki bir finansman turunda değerini 2 milyar dolarlık bir değerlemeye yükseltti.

Bu vakalara baktığımızda aslında temelde olan şey kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayan doğru bir deneyim sunmak. Yaptığınız her işte önce bununla başlamak gerekiyor. İçerisinde olduğunuz pazar ve oyunculara göre ağ etkilerini güçlü bir savunulabilirlik ve ölçeklenebilirlik stratejisi olarak kullanabilirsiniz. Ağ etkileri oldukça detaylı ve farklı vaka incelemelerini de içeriyor. Bu yazıda amacım size bu konu hakkında bir bakış katmaktı. Umarım bu yazı sizin içi faydalı olmuştur.